Değerli misafirlerimiz, güzel bir keşif yolculuğuna başlıyoruz! Saat 06:00'da Üçkuyular , 06:20 Üçyol , 06:40 Karşıyaka Anıt ve 07:00 Bornova Ege Üniversitesi önü olmak üzere belirlenen duraklardan sizleri alarak bu keyifli turumuza başlıyoruz. Uygun bir yerde kahvaltımızı aldıktan sonra Aydın Nazilli üzerinden Burdur’un Gölhisar ilçesinde bulunan Kibyra Antik Kenti’ne varıyoruz. Likya, Roma ve Frig kültürlerinin izlerini taşıyan bu büyüleyici kent, görkemli yapılarıyla bizi karşılıyor. Burada, Roma döneminin en iyi korunmuş gladyatör arenalarından birini göreceğiz. Kibyra Antik Kenti’nin en büyüleyici eserlerinden biri, zeminde yer alan devasa Mozaikli Medusa Figürü'dür, bugün de ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor! Antik kentin mermer döşemeli caddelerini, odeonu ve Gölhisar Ovası’nın eşsiz manzarası izledikten sonra buradan ayrılıyoruz. Sonraki durağımız Acıpayam Kanyonu. Yemyeşil doğası, etkileyici kaya oluşumları ve tertemiz havasıyla burası tam bir doğa harikası. Kanyon boyunca kısa bir doğa yürüyüşü yaparak eşsiz manzaraların tadını çıkarıyoruz. Öğle yemeğimizi uygun bir yerde aldıktan sonra son dönemlerde turizme kazandırılan Keloğlan Mağarasına varıyoruz. Mağara, milyonlarca yıl süren doğal süreçlerle oluşmuş büyüleyici bir atmosfere sahip. Rehberimizden hikayesini dinleyerek mağarayı geziyoruz. Akşamüstü Pamukkale’ye doğru yola çıkıyoruz ve beyaz travertenlerin oluşturduğu eşsiz manzaralar eşliğinde otelimize yerleşiyoruz. Termal suların keyfini çıkarıyoruz. Akşam yemeği ve konaklama 5* RICHMOND TERMAL Otelimizde.

Yeni bir gün, yeni keşifler! Otelde alacağımız kahvaltı sonrası Hierapolis Antik Kenti’ne doğru yola çıkıyoruz. Binlerce yıl öncesine uzanan bu kutsal kent, tanrıların evi olarak anılmış ve şifalı sularıyla ünlü olmuştur. Devasa tiyatrosu, etkileyici nekropolü ve tarihi sokakları arasında dolaşırken, Roma döneminde bu kentin ne kadar önemli bir sağlık ve inanç merkezi olduğunu hissediyoruz. Antik çağın ünlü filozofları ve devlet adamları bile buraya gelip şifalı sularda arınmış, hastalıklarına çare aramıştı. Hierapolis’in hemen yanı başında, adeta bir doğa harikası bizi karşılıyor: Pamukkale Travertenleri. Bembeyaz kaskadlarıyla gökyüzünden düşen bir cennet gibi görünen bu eşsiz oluşum, sıcak kalsiyumlu suların binlerce yıl boyunca bıraktığı mineral tortularıyla şekillenmiş. Ayakkabılarımızı çıkarıp travertenlerin serin sularında yürürken, bu mucizenin nasıl meydana geldiğini hayranlıkla izliyoruz. Burası sadece bir doğa harikası değil, aynı zamanda antik dönemde Kleopatra’nın bile güzelliğine güzellik kattığı söylenen bir şifa kaynağı! Bir sonraki durağımız, antik dünyanın en önemli kentlerinden biri olan Laodikeia. Burası, ticaretin kalbinin attığı, lüks hayatın ve gösterişli mimarinin zirveye ulaştığı bir Roma şehriydi. Bugün bile devasa sütunları, tapınakları ve caddeleri arasında yürürken, buranın ne kadar büyük ve zengin bir kent olduğunu anlamamak imkânsız. Dünyaca ünlü Laodikeia Kilisesi’ni gezerken, buranın İncil’de adı geçen yedi kutsal kiliseden biri olduğunu öğreniyoruz. Günün son durağında, tarihin ve el emeğinin buluştuğu Buldan bizi bekliyor. Yüzyıllardır dokumacılığıyla ünlü olan bu kasaba, Osmanlı’dan günümüze kadar geleneksel kumaş üretimiyle tanınıyor. Renk renk tezgâhların arasında dolaşırken, el emeği göz nuru Buldan bezlerinin hikâyelerini dinliyor, tarihle dokumanın iç içe geçtiği bu kasabada geçmişin izlerini keşfediyoruz. Sonrasında İzmir’e doğru yola çıkıyoruz, uygun saatlerde İzmirde oluyoruz. Bir başka Yeniden Tur organizasyonunda buluşmak üzere sizlerle vedalaşıyoruz.